Tuesday, July 17, 2007

TENİS, POSTMODERNİZM & SELEKTİVİZM: ‘OUR FINAL ELECTION’


Tenise yeni başladığım zaman, hevesle ve ilerleme arzusu ile VTB’nin düzenlediği VETERAN TURNUVALARIna katılıyordum. Böylesi bir turnuvada, ismini yazmak istemediğim bir SAYIN VETERAN ile karşılaşma yaparken, ilk set 2-2 berabere durumdayken, bu SAYIN VETERAN birden;

‘- Sen kim oluyorsun da maça asılıyorsun. Bu işe 28 senemi verdim, karımdan ayrıldım, işlerimi yarı yarıya tasviye ettim, sırf TENİS oynayabilmek için…’

Bu SAYIN VETERAN TenisÇİ idi…
POSTMODERNİZMi kendi başına yaşıyordu, felsefesini BİLEREK yada BİLMEYEREK
Kendi kendini SEÇKİN kılmıştı, yani SELF-SELEKTİVİSTti…


‘FELSEFENİN SEFALETİ’ bütün hızıyla sürüyor… Tarih boyunca, İDEALİST FELSEFE ile MATERYALİST FELSEFE arasındaki TARİHİ REKABET bütün hızıyla devam ediyor ve bunun özeti Rene Descartes’ın;

‘DÜŞÜNÜYORUM O HALDE VARIM’ tümcesi ile İDEALİST FELSEFEye ZİRVE yaptırıyor.

DİYALEKTİK DÜŞÜNCE, buna;

‘VAR OLMADAN NASIL DÜŞÜNÜYORSUN?’ diye SORUlu bir yanıt veriyor…

Ben de, MİSKİN MİSKİN ilave ediyorum;

‘YARIM DÜŞÜNÜYORUM O HALDE YARIM VARIM’ ya da;

‘ÇEYREK DÜŞÜNÜYORUM O HALDE ÇEYREK VARIM’ veya;

‘HİÇ DÜŞÜNMÜYORUM O HALDE YOKUM’ diye DÜŞÜNMÜYORUM!..

Martin Rees’in

OUR FINAL CENTURY
WILL CIVILISATION SURVIVE
THE TWENTY-FIRST CENTURY?

Adlı yapıtını okuyorum. Henüz bitirmedim ama… BAŞLANGIÇ ve İŞARET her şeyi anlatıyor? Kitabın adını çok sevdim… Kitabın kapağında aşağıdaki İŞARET var!…





….
Ben her zaman DÜNYAyı SEÇKİNLERin yönettiğini bilirim ve bu sava inanırım.

BİLİMi gelmiş geçmiş en büyük BİLİM ADAMI olan Albert Einstein’ın yönettiğine inanırım.

Zira, KÜTLEnin ENERJİye dönüşmesini TEORİden PRATİKe O yansıtmıştır.

Günümüz POLİTİKACIları bunun en iyi örneğini YOKSUL KİTLELER = OY denklemi ile uygulamaktadırlar ve BİLİMi HURAFEye POSTMODERNİST POLİTİKACIlar olarak PRATİKe geçirmektedirler. Zira onlar SELF-SELEKTİVİSTİRler.

Albert Einstein sevdiği her KADINı bir MONA LISAsı olarak görmüş ve onlarla FIRTINALI AŞKLAR yaşamıştır.

Bizmkiler, SINIF ATLAMA YARIŞInda KADINı GARIsı olarak görmüş, KARALARa bürümüştür. SINIF ATLADIKTAN SONRA, METRESini BAŞ TACI etmiştir.

Einstein KADINı, bizim POLİTİKACI PARAyı ve GARIyı sevmiştir.

Hangisi? Albert Einstein mi, yoksa BİZİM POLİTİKACI mı?

Hangisi? KADIN mı yoksa GARI mı?

Hangisi? KADIN mı yoksa METRES mi?

OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

DEMOKRASİde BÜYÜK bir EŞİTLİK olduğuna da inanırım ben:

Dünyanın en büyük bilim adamı,
Einstein = 1 oy

Dünyayı kana bulayan,
Bush = 1 oy

Doğunun aşiret reisi,
Ağa = 1
Kulları = 10,000 oy

Türkiye’yi karanlığa götüren,
Politikacı = 1 oy
Şakşakçıları = 1,000,000 oy

Aydınlık Türkiye’yi kuran,
Gazi Mustafa Kemal = 1 oy
Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Yandaşları = ? oy

OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

Klasik mantık ve felsefenin temellerinin ARISTETOLES tarafından atıldığını bilirim. Çoğu insanın, özellikle POLİTİKACIların bu mantık ve felsefeyi çok sevdiğini de bilirim. Öğrenmesi kolaydır zira;

İyi & kötü,
Fakir & zengin,
Güzel & çirkin,
Çok oy & az oy,
Sahip & Kul
Pahalı & ucuz,
İktidar & muhalefet,
Yiğit & Namert… böylece uzar gider…

Oysa DİYALEKTİK DÜŞÜNCE TARZI öyle mi? Uğraşı ister, okuma ve öğrenme ister, EMEK ister, YÜREK ister, İLKE ister, ister de ister…

İYİ, GÜZEL ve DOĞRUya erişmek için;

Var olduğunu bilerek düşünme ister,
Zıtların bile bir GÜZEL olduğunu bilmek ister,
Zıtların zamanla birbirlerine dönüşebileceğini bilmek ister,
BARIŞ ister,
YURTA ve DÜNYADA,
YURTSEVER ister,
YÜREK ister,
YURDU savunmak için.
Akan suda sadece BİR KEZ yıkanıldığını bilmek ve ona göre yaşamak ister.
Yetmişinde pırıl bir GENÇ, yirmisinde ZAVALLI bir İHTİYAR olunabileceğini bilmek ister.
DİYALEKTİK YAŞAM TARZI ister de ister, onurlu bir yaşam için…
OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

Ben GLOBALİZMin yeni bir DÜNYA DÜZENİ için, EMPERYALİSTLERin ve FİNANS-KAPİTAL çevrelerinin DAHA ÇOK KAR için ULUS-DEVLETi unutturmak ve yok etmek için BÖLMEK ve kolay YÖNETMEK için SKOLASTİK MANTIKÇIları savunduğunu ve onların İKTİDARInın kendi İKTİDARLARI olduğunu bilirim ve buna inanırım:

Siz ABD’ye 52 veya 53 TAM BAĞIMSIZ ve GERÇEKTEN DEMOKRATİK ÜLKE önerebilir misiniz?

Olanca gücüyle birleşmeye çalışan AB’ne DAĞILIN ve ESKİ HALİNİZE GELİN diyebilir misiniz?

ÜÇÜNCÜ DÜNYAyı ve ENERJİ KAYNAKLARInı aralarında paylaşan ABD ve AB’ye rağmen KENDİ ENERJİ POLİTİKAnı oluşturabilir misin?

Oluşturamassın, bağımlısın.

Oluşturursun, TAM BAĞIMSIZ olursan.

OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

Postmodernizm akımı hayatın bütün dallarında olanca hızıyla sürmektedir.

Postmodernizm, bu kez POLİTİKACI söyleminde ve eyleminde, MİNİMAL-POSTMODERNİZM olarak, ayaklar altında, yada – seviyede olanca hızıyla sürüyor:

‘-Namertsin’
‘-Sen namertsin’
‘-Müfterisin’
‘-Sen müfterisin’
‘-Şerefsizsin’
‘-Sen şerefsizsin’
‘-Alçaksın, hırsızsın, mafyasın, şusun, busun…’
‘-Sen alçaksın, sen hırsızsın, sen mafyasın, sen şusun, sen busun…’

Aslında fazla uzatmaya da gerek yok, TÜRKÇE GRAMER bunu daha kısa yoldan halleder, KORO halinde:

‘-Namerdim, namertsin, namerdiz’
‘-Şerefsizim, şerefsizsin, şerefsiziz…’


‘-Vatan hainiyim, vatan hainisin, vatan hainiyiz…’

OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

Ben Pablo Neruda’nın taaa Güney Amerika’dan MUHTEŞEM ŞİİRLERİ ile dünyayı yönettiğine inanırım…

Ben Boris Pasternak’ın Dr. Jivago ile RUS ARİSTOKRASİni yerlere sererek dünyayı yönettiğine inanırım…

Pasternak, aynı zamanda, NOBEL BARIŞ (!) ÖDÜLÜnü redederek, SOVYET REJİMİNE KARŞI olmasına rağmen, YURTSEVER BORIS olma kıvancı ile dünyayı hala yönetmektedir…

‘-Bu ödül, anlam itibarı ile ait olduğum toplum nedeniyle bana verilmiştir, bu nedenle ödülü reddediyorum. Gönüllü olarak ödülü reddettiğim için lütfen alınmayın.’

● Boris mi Yurtsever, yoksa O mu?
● Boris dünyayı yönetiyor, yoksa O’na, ötekine dünya yönettiriliyor mu?
● Boris’in yapıtları DÜNYA KLASİKLERİ arasında, ya ötekininki nerede?

Benim için BİLİM ve TEKNİKte Albert Einstein ne ise SANAT ve EDEBİYATta NAZIM HİKMET odur, yani EN BÜYÜKtür… Bursa Hapishanesi’nden, Moskova’dan ve dünyanın her yerinden dünyayı yönettiğine inanırım:

‘ KEREM GİBİ

Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır
Bağır
Bağır
Bağırıyorum.
Koşun
Kurşun
erit-
-meğe
Çağırıyorum…
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
Gibi
Yana
Yana…
″Deeeert
çok,
hemdert
yok″
Yürek-
-lerin
Kulak-
-ları
Sağır…
Hava kurşun gibi ağır…

Ben diyorum ki ona:
-Kül olayım
Kerem
Gibi
Yana
Yana.
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak,
nasıl
çıkar
-karan-
-lıklar
Aydın-
-lığa…
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
Bağır
Bağır
Bağırıyorum.
Koşun
Kurşun
erit-
-meğe
Çağırıyorum…’

OUR FINAL ELECTION
WILL REPUBLICANS SURVIVE
THE REPUBLIC?

Yunus Gömleksiz
Yurtsever Yunus